Uğur Hocam yine noktayı koymuş bu yazıda. İdeoloji’nin yanlış kanalize olduğunda nelere kadir olduğunu güzel anlatmış. Bir kaç yorumum yazının sonunda
AKADEMİK BAĞNAZLIK
Soljenitsin’in sözünü daha önce yazmıştım: İdeoloji her cürümü haklı kılar.
En tehlikelisi kendisini bilimsel veya akademik olarak sıfatlayanlarda oluşur. Önce kendilerince sebep – sonuç ilişkileri oluştururlar, Sonra da cümleler arasına kendilerince bilimsel kelimeler koyarlar. İlk bakışta doğru görünen cümleler ard arda sıralanır.
Sonra da ahkam keserler. Sorgulama ve tartışmaya tümden kapalıdırlar. Yanlış olduklarını kabul etmezler.
Araştırma metodları dersinde, bu gibi kendinden çıkan fikirleri dayanak yapıp yine kendi kuramlarını oluşturanlar için “Kendilerini ayaklarının altından tutup kaldıranlar” denilmişti.
Öğrencisi iseniz, dinlemek zorundasınız. Biraz cesursanız, tartışmaya da çalışırsınız.
Öğrencisi değilseniz, bunlarla muhatap olmak bile zaman kaybıdır.
yazının orjinali için tıklayın
Bu yazıyı okuduğum an üniversite yılları aklıma geldi. Bizim üniversitede Tarih ve Türkçe hocalarının bir kısmı kendi ideolojisine zıt fikirleri eleştirmeyen veya hakaret etmeyenlere kötü notlar verirlerdi. Kendi fikrinden olmayanı sindir mantığı yoğun şekilde yaşanmaktaydı.
Yine aynı dönemlerde iktidar sol partideyken ve cumhurbaşkanı aynı kafa yapısındayken rektör atamalarındaki haksızlık acayip eleştirilirdi özellikle de akademik camianın sağ kesiminde sol taraf ise sessiz kalırdı. Bugün nasıl mı? derseniz aynı şekilde yapılan atamalar bu sefer sağcılar tarafından eleştirilmiyor bu adam bizden diye bu sefer sol cenah eleştiriyor.