Yıllar önce bir video izlemiştim, otistik bir adamın Roma’yı kısa bir helikopter gezisinin ardından birebir ölçülerde çizmesi ile ilgili.
O zaman çok etkilemişti bu durum beni. Sonra anladım ki yaratılıştaki adalete uygun olarak bir şeyler eksik olduğunda bize lütuf olarak başka güzellikler kısmet olabiliyor, tabii bu durumu anlayan ve şükreden insanlar için geçerli bir durum.
Dün izlediğim film Temple Grandin’de de çok benzeri bir konu vardı ve beni çok etkiledi. 4 yaşında otistik teşhisi koyulan ama vazgeçmeyen bir anne ile vazgeçmeyen bir çocuğun inanılmaz hikayesi anlatılıyor. İşin ilginç yanı Amerika’da kesilen hayvanların yarısının Temple Grandin’in tasarladığı yöntemle kesilmesi. Yani bizler bir çok şeyi dert edip morali bozarken, bir otistik istediği zaman dünyayı etkileyebiliyor.
Bu arada filmde çok etkileyici bir söz söyleniyor. Biz ebeveynler çocuklarımızın hayal ettiğimiz gibi olmasını istiyoruz ve olmazsa bunu bizim hatamız olarak görüyoruz diyor. Cidden günümüz dünyası için çok doğru bir söz.
Düşünsenize bizimle gerçekten alakası olmayan çocuğumuzun zekası aslında yaratılıştan gelen bir durum ve biz bu durumla ne kadar gurur duymaya çalışıyoruz.
Benim çocuğum şu kadarken yürüdü demek, bu kadarken koştu demek bir gurur vesilesi oluyor ki aslında olması gereken şükür vesilesi.
Bu arada filmi izlemek isterseniz sanırım sadece ingilizce versiyonu mevcut.
Filmin trailer’ı biraz fikir verebilir:)
Gerçek Temple Grandin’i merak ederseniz, şu an Colorado devlet üniversitesinde hocalık yapıyor.
“Temple Grandin” için bir yanıt