Bi soru sorayım önce.
Kendi hayatınızı mı yaşıyorsunuz? Başkasının istediği hayatı mı?
Çoğunluk önce kendi hayatımı diye cevap verir.
Ardından yeni sorular gelir:)
Telefonu özellikleri için mi aldın? popüler herkeste olması gereken diye mi?
Araban varsa ihtiyacını mı gideriyor? Yoksa hava mı attırıyor?
Instagram, twitter veya facebook’ta havalı yerlerde yenen yemekleri mekan adıyla paylaşıyor musun? peki pek bir şeye benzemeyen yenilenler paylaşıldı mı:)
Zengin, önemli veya popüler gördüklerine davranışın ve diğerlerine olan davranışın arasında bir fark var mı? diye gider bu sorular.
Şimdi bir daha soralım Kendi hayatınızı mı yaşıyorsunuz???
Ben derim ki boşverin elalemi kendi hayatınızı yaşayın.
Bir ömrünüz var onu da doğru bildiğiniz şekilde, kendiniz olarak yaşayın.
yazıyı Ayşen Gruda’da hoş bir hikayecikle bitirelim;
ÇİRKİN
“Bir gün setten dönmüşüm, torunum Emre aradı: ‘Anneanne, yolda araba çarpmış bir kedi gördüm, veterinere götürdüm, tedavisini yaptırdım. Anneme götürdüm, o da temizledi eve aldı’ dedi.‘Peki gelir bakarım’ dedim. Kediyi gördüm, bayağı çirkin bir şey, ‘Ay niye aldın bunu, pek de çirkinmiş’ dedim.‘Anneanne sen de çirkinsin, sana da araba çarpsa bakmayacak mıyız?’ dedi. Ne faşist kadınmışım dedim kendime.
Güzeli kurban ediyoruz ama çirkini dışlıyoruz, asıl onları almak lazım.”
Ayşen Gruda
Reblogged this on bkarakus38.